32. Altın Koza Film Festivali

Altın Koza Adana’da Eylül’ü Hazan mevsiminden barış mevsimine dönüştürmüştür. FESTİVALLER KENTİN AYAK İZLERİDİR

İlk çağlarda, insanın en kutsal varlıklarından biri “gölgesi” idi… Gölgesiz
kalmak, ölüm korkusundan daha büyük bir felaket sayılırdı. Gölge, insanın
yeryüzündeki izi olarak algılanırdır. Öyle ya dünyaya iz bırakmamış bir insan
yaşamının ne değeri var ki… İlk çağ insanı dahi bu gerçeği fark etmiş ve
bırakacağı ize kutsal bir anlam vermiştir.


21. yy’da da öyle değil miyiz? İnsan yaşadığı evrende bir iz bırakma düşleri
kurmaz mı? Tabi günümüzde gölgelerle değil, yaptıklarımızla iz bırakma
düşüncesindeyiz.


İz bırakma isteği sadece insanlarda değil, kentlerde de vardır.
Hatta kentlerde iz bırakma isteği, tek tek kişilerin iz bırakma isteklerinden
daha etkindir. Çünkü kişinin tek başına yapamayacağı eylemler, ortak değer
olarak kent adına yapılabilir.
Zaman içerisinde gönüllerde taht kuran festivaller, kentin ayak izleri olarak
tarihe mal olur.
Hindistan’da Holi Festivali, Hindistan’ın gölgesi olarak, binlerce yıldır tarihin
içerisinde gelişerek ilerlemektedir.
Holi Festivali Hindistan’ın gölgesidir.
Love Parade, Batı Berlin’in gölgesi olup, tarihi 30 yıl bile değildir.
Venedik Karnavalı’nın tarihi bilinmemektedir. Papa’nın öfkesinden kaçan
Floransalıların, bir fare gibi yaşayarak kurduğu kent, bugün tarihe bıraktığı
ayak izleri ile dünyanın en güzel ve en çok ziyaret edilen kentlerinden biri
olmuştur.
Örnekleri çoğaltabiliriz, Çin’im Yeni Yıl Kutlaması; İspanya Domates
festivali…


Kendinizi boğanın boynuz darbelerine bırakır mısınız?
Ama İspanya’nın Pamplona Kenti’nde yapılan “San Fermin Festivali’nde
yüzbinlerce kişi boynuz darbelerinden kaçmak için bu kente akın eder.
Ve her festival, o kentin binlerce yıllık kültürünün toplamıdır.


Ve biz dünyanın – Türkiye Hariç – hangi coğrafyasında bir etkinlik varsa
evimize giren görsel ve yazılı basın kanalıyla anında öğreniyoruz.
Bu bilgileri bir yana bırakarak, kentimize dönelim.
Artık tarihe mal olmuş bu Uluslararası etkinliklere Altın Koza Film
Festivali’de eklenmiş oldu.


ANNESİZ EVİN EĞLENCESİ…
Adana’da 22 – 28 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan 32. Uluslararası
Altın Koza Film Festivali şehirde bir hareketliliğe neden oldu.
Deyim yerindeyse buruk bir sevinç… Sonbahar gibi hüzünlü, kararsız
rüzgarlar gibi deli dolu…
Ancak Adana’da üretilen sevinç, bu hüznün üstesinden gelecektir.
Coğrafyamız, Yöneticileri bağrına basan bir kültürle yoğrulmuştur.
Kültürümüzde Vali, devlettir. Yüzü soğuk ve ciddi… Şehrin babasıdır. Her
zaman gülmez. Asık yüzlü. Ama güvenilir. Zaten güvenliğimiz ona teslimdir.


Anne ise Belediye başkanıdır. Erken kalkar, çöpleri toplar, ortalığı siler,
süpürür temizler… Suyumuzu getirir; gerektiğinde istediğimiz yere ulaştırır…
Anne bir evin yaşamını ne kadar kolaylaştırırsa başkan da şehrin günlük
yaşamını o kadar kolaylaştırır.
Hüznümüz, bu festival sevincinde annemiz olmadığı içindir.
Kim, “Allahınıza gurban” diyecek? Kim, iki kolunu yanlara açıp, halkı
kucaklayacak?
Olsun bu festivalde böyle geçsin…
Her festival bir iz bırakır, 32. Altın Koza Film Festivali de böyle bir iz bıraksın.


VE SEVİNCİ PAYLAŞAMAYANLAR
Kötülüğü ve acıyı paylaşmak için erdem yüklü olmak gerekmez. Biraz insan
olmak yeterlidir. Ancak sevinci paylaşmak çok değerli erdemler gerektirir.
Kardeş, kardeşin acısını paylaşır ama aynı kardeşlerin birbirlerinin sevincini
paylaşamadıklarını çok gördüm. Babalarının ölüm acılarını paylaşanlar,
servetleri paylaşma anında düşman olmuşlardır.
Bir etkinlikte her şeyin dört dörtlük olması istenen nihai bir amaçtır.


Ancak, hatalar ve eksikler olabilir. Kocaman bir tablodaki siyah fırça darbesi
gözümüzü alabilir. Ancak ona takılmamak gerekir.
Adana’da etkinliklerin sevinç ve başarılarını tanıtma konusunda
tanımlayamadığımız bir düşman karşısındaymış gibi davranmamayı
öneriyorum.
İfade ettiğim gibi festivaller şehrin geleceğe yol alan ayak izleridir. Bu izi
koruma görevimiz vardır.
Ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım. Anıyı bizzat önceki
valilerimizden İlhan Atış’tan dinledim:
“Çekoslovakya Cumhurbaşkanı, sosyal, ekonomik ve kültürel alanda biz dizi
görüşme yapmak üzere Adana’ya gelmişti. Vali olarak bütün programlarımı
iptal ettim. Gelen bir ülkenin Cumhurbaşkanı idi ekonomik ve kültürel
açıdan büyük olanaklar doğabilirdi. Çünkü bir heyetle gelmişti ve şehrim için
büyük fırsatlar doğabilirdi. Cumhurbaşkanının önüne düştüm. Her yeri
dolaştırdım. Fabrika, tarihi yerler, doğal manzaralar vs…
Aynı gün, bir adam, karısını öldürdü.
Cinayet, Ertesi gün bütün gazetelerin manşetindeydi ancak
Cumhurbaşkanının ziyareti ile ilgili tek kelime yoktu.
Bu olgunun akıl ve mantıkla izah edilecek hiçbir yanı yoktur. Adana’da görev
yapan yaygın medyanın temsilcileri ile görüştüm. Hepsi de bütün haberleri
geçtiklerini ancak cinayet haberlerinin değerlendirildiğini söyleyip
üzüntülerini paylaştılar…”


Sayın İlhan Atış’a saygılarımı sunuyorum.

SANAT BARIŞ MEVSİMİDİR
Sayın Hüseyin Orhan, Sayın İsmail Timuçin ve Sayın Mahmut Göğebakan ile
zaman zaman sohbet ederiz. Bir ortak sohbetimizde benimle ilginç bir bilgi
paylaştılar:
“Sanat barış mevsimidir. Geçtiğimiz yıllarda ilginç bir istatistiki bilgi
görmüştük. Adana Altın Koza Film Festivali süresince suç oranında bir
düşme yaşandığı söylüyor yetkililer. Bunu duymak ve bilmek bizleri mutlu
ediyor.
Adanalıları ve hatta Türkiye’nin dört bir yanından sanatseverleri sinemalara
davet ediyoruz. Etkinliğimiz ücretsizdir…”
Bu etkinliğin Adana’ya ülkemizin kültür hayatına hayırlı olmasını dileriz…