Bir yaşam kuralıdır; Kadın olsun, erkek olsun tüm insanlarda hep "ilk" gelir akla..
Hep aynı ihtiras vardır, her iki taraf da "ilk olmayı, ilk olunmayı" ister..
Kaç kişi unutabilir, kimseye söylenemeyen ilklerini?
İlk sevgili, ilk kaçamak, ilk öpücük..
Daha çok ilkler yaşanır tüm hayat boyu..
O ilkler değil midir, hayata renk ve heyecan kazandıran..
*
Ama bir önemli ayrıntıyı unuturuz..
ilk'ler hep geçicidir..
Bizzat yaşanılan, sahip olduğuna inanılan tüm ilkler daima sizindir, sizin kalacaktır..
Peki ya kimsenin istemediği 'son'..
Son çok farklıdır;
Çünkü ondan ötesi yoktur!..
*
Peki, küçücük bir soruya cevap bulmaya çalışalım mı?
Heyecandan; avuçlarınızın terleyerek tuttuğunuz "İlk" elle mi çıkarsınız son yolculuğa..
Yoksa, güvenerek sımsıkı tuttuğunuz "Son" elle mi girersiniz mezara?
Güven ve huzur bulacağınız "son" duygularla yüklü, "son" dost, arkadaş, sırdaş, can yoldaşınız en büyük servetinizdir!..