Yaklaşık 20 yıldır ailemden, çocuklarımdan fedakârlık ederek hizmet ettiğim partimden; hangi suçla itham edildiğim dahi söylenmeden, savunmam alınmadan ihraç edildim.
Oysa ki;
Siyasi Partiler Kanunu’nun 57. maddesi, üyelerin ancak savunmaları alındıktan sonra disiplin cezası verilebileceğini açıkça belirtir.
Anayasa’nın 68. ve 69. maddeleri, siyasi partilerde demokratik düzenin işlemesini emreder.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesi, örgütlenme özgürlüğünü garanti altına alır.
Bütün bu açık hükümlere rağmen, bana savunma hakkı dahi tanınmadan, keyfi bir kararla üyeliğim silindi. Bu karar, yalnızca şahsıma değil, hukuk devletine ve demokrasimize karşı işlenmiş bir ayıptır.
Ama bilinsin ki; hiçbir güç, hiçbir karar bizi yolumuzdan döndüremez. Bizim yolumuz; halkın yolu, adaletin yolu, hakikatin yoludur.
Bugün bana yapılan bu haksızlık, yarın milletin vicdanında mahkûm olacak. Ben ise çocuklarıma, makamların gelip geçici olduğunu; asıl mirasın, onurla verilen mücadele olduğunu bırakacağım.
Bugün bizi atıyorlar; Gürsel Tekin’i, Berhan Şimşek’i, Barış Yarkadaş’ı, Zeynel Kızılkaya’yı, Zeki Şen’i, Erkan Narsap’ı, Mustafa Yavuz’u ve ben (Tolga Çobanoğlu) Bizi atanlar yarın milletin vicdanında utançla ve sıkıntıyla anılacak. Ama biz biliyoruz ki; Zulmün gölgesi uzun sürmez, güneş hep yeniden doğar. Birlikten doğan umut, yarının en güçlü silahıdır. Bugün bize kapı kapatanlar, yarın halkın kapısını çalacak. Adalet gecikebilir ama asla kaybolmaz. Ve biz halkımızla birlikte yarınları umut dolu günlere taşımaya devam edeceğiz.