Şube Başkanı Hatice Hazar, öğretmenlerin hem ekonomik hem de mesleki anlamda tarihinin en zor dönemlerinden birinden geçtiğini belirterek, “Bu tabloyu kabul etmiyoruz” dedi.
“BÖYLE BİR GÜNDE GURURUMUZUN YANINDA DERİN BİR BURUKLUK YAŞIYORUZ”
Hatice Hazar, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e “Başöğretmen” unvanının verilişinin yıl dönümü olan bu anlamlı günde, öğretmenlik mesleğinin Cumhuriyet tarihinin en ağır saldırılarıyla karşı karşıya olduğunu vurguladı.
Hazar, “Öğretmenlerin çalışma koşulları ağırlaştırıldı, mesleğe dair söz hakları yok sayıldı, aynı işi yapan öğretmenler farklı statülere ayrılarak itibarsızlaştırıldı. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenlerin diplomaları ve emekleri bile yok hükmüne getirildi” dedi.
ÖĞRETMENLER DERİN YOKSULLUKLA MÜCADELE EDİYOR
Eğitim-İş’in anketi, öğretmenlerin ekonomik çıkmazını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor:
- Öğretmenlerin yarısından fazlası kira ödüyor; kira ödeyenlerin %64’ü kirasını ödemekte zorlanıyor.
- Her iki öğretmenden biri, kredi kartı borcunu kapatmak için maaşının yarısından fazlasını kullanıyor.
- Her üç öğretmenden biri kredi kartı borcunu düzenli ödeyemiyor.
- Öğretmenlerin yarısından fazlası yıl içinde hiç tatil yapamıyor.
- Her iki öğretmenden biri gelirinin giderini karşılamadığını söylüyor.
- Dört öğretmenden biri ek iş yapmak zorunda.
- Öğretmenlerin %93’ü tasarruf yapamadığını belirtiyor.
Bu tablo, yalnızca öğretmenlerin yaşam standardını değil, mesleki saygınlıklarını ve gelecek umutlarını da tehdit ediyor.
EMEKLİ ÖĞRETMENLER DAHA AĞIR KOŞULLARLA KARŞI KARŞIYA
Rapora göre emeklilik, öğretmenler için artık bir nefes alma değil, daha derin bir ekonomik krize sürüklenme anlamına geliyor:
- Eşi çalışmayan emekli öğretmenlerin %70’i ek iş yapmak zorunda hissediyor.
- 65 yaş üstü emeklilerin %30’u hâlâ çalışıyor.
- Türkiye’de kira fiyatlarının OECD ortalamasının 5 katı olması nedeniyle dört emekliden biri maaşının yarısından fazlasını kiraya veriyor.
- Emekli ikramiyesinin bir ev satın almada hiçbir anlam ifade etmediği vurgulandı.
- Emekli öğretmenlerin %93’ü tasarruf yapamıyor.
ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK: “SÖMÜRÜNÜN EN AĞIR BİÇİMİ”
Ankette ücretli öğretmenlerin yaşadığı sorunlar ise daha çarpıcı nitelikte:
- Haftada 26–30 saat derse giren ücretli öğretmenlerin geliri asgari ücretin bile altında kalıyor.
- Ücretli öğretmenlerin dörtte biri ek iş yapıyor.
- İki ücretli öğretmenden biri ailesiyle yaşamak zorunda.
- Üç ücretli öğretmenden biri yalnızca beslenmeye aylık 15.000 TL’den fazla harcadığını belirtiyor.
- Bekâr ücretli öğretmenlerin %97’si mevcut gelirle evlenmenin imkânsız olduğunu söylüyor.
“ÖĞRETMENLER BU TOPLUMUN AYDINLIK YÜZÜDÜR; HİÇBİR BASKI ONLARI YILDIRAMAZ”
Eğitim-İş, raporda ortaya konan sorunların çözümü için acil taleplerini de sıraladı:
- Öğretmenlerin insanca yaşayabileceği ücret talebi,
- Ücretli ve sözleşmeli ayrımına son verilmesi, kadrolu ve güvenceli atama yapılması,
- Tüm atamalarda mülakatın kaldırılması ve liyakat esas alınması,
- Ek ders ücretlerinin artırılması ve emekliliğe yansıması,
- Eğitimde laik, bilimsel, kamusal bir sistemin yeniden inşası,
- Öğretmenlere yönelik şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemeler,
- Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdamı.
“MESLEK ONURUMUZU GERİ İSTİYORUZ!”
Hatice Hazar, tüm eğitim emekçilerini örgütlü mücadeleye çağırarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye Cumhuriyeti, Başöğretmen unvanına sahip bir lider tarafından kurulmuş tek ülkedir. Ancak bugün öğretmenlerimiz, geçinemedikleri, saygı görmedikleri ve haklarını alamadıkları bir yaşamla karşı karşıya. Bizler, hem mesleğimiz hem de ülkemizin geleceği için bu tabloyu kabul etmiyoruz. Meslek onurumuzu geri istiyoruz.”




