Türk Futbolu'na "tepeden tırnağa" siyaset bulaştıktan sonra...

Daha doğrusu, birilerinin eliyle bulaştırıldıktan sonra...

Çıkılma sürecine girdik..

"Önceleri hoşne fişne işler yok muydu?" diyebilirsiniz..

Hinliklerle dolu böyle bir soruyla karşılaşağımı bildiğim için dersime çok iyi çalıştım..

Cevabım şudur;

-Türk Futbolunda "hoşne fine işler" yok denecek kadar azdı.. Hatır şikeleri olurdu.. Bazı kansızlar maç satardı. Teknik direktörler tatbiki değişirdi.. 90 dakika süren maçlarda zaman çalan göz açık futbolculara "zaman hırsızları" denirdi.. Hepsini yaşadık, hepsini gördük..

"Neler yaşamadık, neler görmedik?" sorusunu cevaplayayım ki, meramım merak olmaktan çıkışsın, "haklısın vallah" kıvamına ulaşsın..

-Mesela, çalıştırdıkları takımlarda hiçbir başarı elde edemeyen, küme düşüren 555 kez kovulan ve hatta kovulmaktan beter hale getirilen bazı teknik direktörlerin (!) 888 kez iş bulma marifeti göstermelerini hiç yaşamadık, hiç görmedik..

-Mesela, onlar (!) "bulunmaz hint kumaşı" apoltiyle dolaşırken, futbolu A'dan Z'ye çözen, bu işi meslek edinen, bu işi namusu bilen, ekmeğini sadece ama sadece bu işten kazanan alan gibi teknik adamların "damlarda gezinen saksağanlar" sınıfına sokulmalarını hiç yaşamadık, hiç görmedik..

-Mesela, "siyasi anlamda" sırtlarını ağa babalarına dayayan, üç kuruş etmez futbol bilgileriyle rüyalarında bile göremeyecekleri takımların başına geçen dallamaların varlığını hiç yaşamadık, hiç görmedik..

-Ve mesela, çalıştırdığı (!) daha doğrusu, "çalıştırdığını sandığı" takımdan salı günü kovulup, ertesi günü bir başka takımda iş bulup, yoluna devam eden DEHA'ların (!) aslında OT'ta bulaşmış DEHA'lar oldukları gerçeğini hiç yaşamadııııııııııııııııııııııık,

hiç görmedik.

......

"Ne dediğini tam olarak anlayamadık Canbolat?" diyenler varsa, çıkarsa...

İş bulma konusunda sadece DEHA değil, ordinaryus DEHA olmayı başaran... Enseleri kalın siyasetçilerin omuzlarına basarak yükselen... Asla işsiz kalmayan... Kendilerini önce teknik adam (!) sonra da Adam’dan sayan dallamalara baksınlar...

Ne demeye çalıştığımı;

"Hem yaşarlar, hem görürler, hem anlarlar."