Herkes konuşuyor, kendilerine göre birşeyler söylüyor.

Ne değişiyor?

Hiçbirşey.

Nedeni ne?

Hedef yanlış.

Yapılacak iş kolay aslnda.

O da şu;

-Söyleyeceklerini mutlaka ama mutlaka kızına söyleceksin ki, gelinin duysun.

Gelin duyunca da

kainat duyar zaten.!!!

.....

Garip bir ülke olup çıktık..

Bu ülkede sanki herşey toz pembe vaziyete büründürülmüş, sanki hiçbir sıkıntı kalmamış gibi emeklilerin ne kadar zam alıp alamayacağı konuşuluyor..

-Varsa yoksa emekli,

-Yoksa varsa emekli.

Ocak'tan bugüne kadar geçen zaman diliminde emeklileri muhatap alan (!) "maaş zırvaları" dinler dururuz..

Bilen bilmeyen herkes ama herkes konuşur.. Zam bekleyen, beklediği o zammı asla ve katta almayan, alamayan kimsesi olmayan emekliler üzerinden ahkam kesen, "utanmazlar güruhu" kendilerine göre nokta vuruş (!) yaptıklarını sanarak;

"Şu şu kadar olursa, şu kadar zam alırlar.. Şu da şu kadar olmazsa bekleyen beklediğini alamaz" der dururlar..

Bu müptezellerin binlerce varsayımlardan biri tutsa;

"Biz demiştik" şeklinde hindi gibi kubarırlar..

Tutmasa, kedi gibi pısarlar.

Bunlarınkisi;

"Teyzemin sakalı olsa dayım olurdu" anlayışı.

......

Sormak isterim..

-Bu ülkede hakkını almayan, a-la-ma-yan sadece emekliler mi var be arkadaş?

-Hakkını anlamayanların ziyadesiyle fazla olduğu gerçeğini nasıl olur da görmezden gelirsiniz be arkadaş?

-"Emek en yüce değerlerden birisidir" diye haykırmayı, fire vermeden "adam gibi" ayağa kalkmayı ne vakit öğreneceğiz be arkadaş?

Ve dahi, ve dahi, ve dahi;

-"Yalandan ağlaşma huyunun HUY olmadığını, tersten okunduğunda YUH olduğunu ne zaman idrak edeceğiz be arkadaş?"

.....

Bu ülkede çokbilmiş (!) birileri, utanmadan, sıkılmadan, Allah'tan korkmadan;

"Herkes hakkını fazlasıyla alıyor" diyor, di-ye-bi-li-yor..

Birileri;

"Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" demiş ya HANİ..

Bunlarda hiç sönmüyor YANİ.